İç ve diş dünyalarımız arasında çözülmez olduğuna inandığımız bir bağ olmasaydı ondan sonraki yaşamımız ve çalışmamız çok farklı olacaktı. Günlük ve uyanık haldeki kişiliğimizden daha büyük bilgeliğe sahip olan iç dünyamıza erişebilmenin yolu rüyalar ve meditasyondur.
Rüyalar bir köprü bir iletisim vazifesi görür. Rüyalar tıpkı ruhumuzdan gelen bir mektup gibidir; güç bilgi yaratıcılık ve sağlık kaynağıdır. Eğer rüyalarımızı göz ardı edersek kendimizi Paul Solomon'un kaynağının “herkes için erişilir olan ama çoğu insanın farkında olamadığını” söyledigi zekadan yoksun bırakmış oluruz.
Bu zeka ile ilişkiye geçmek için psişik kahin ya da telepatik olmamız gerekmez. Gereken tek şey sezilerimize hayalimize ve özellikle rüyalarımıza kulak vermektir. Rüyalar tanrıların dilidir ve bu anlam ve mecaz açısından zengin dil bizi uykudan yaşama uyandırmaya yöneliktir.
Psikolog Erich Fromm rüyaları unutulmus bir dil olarak görür ve geçmisin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel geleneksel ya da rastlantısaldır. Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çAğrışıma iliskindirler. Geleneksel semboller ise tek anlamlıdır. Evrensel sembollerin -örneğin günes- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır. Fromm rüyaların anlamsız veya ilgiye değmez olarak göz ardı edilmelerinin sebebinin onların bizi rahatsız etmesi olduğunu söylemistir; rüyada gördüğümüz kişi bizim gündüz vakti oldugumuza inandığımız kişiyle uyumlu değildir. Fromm şöyle diyor : “Çelişkili gerçek şudur ki rüyalarımızda daha az mantıklı ve daha az terbiyeli olmamıza rağmen daha akıllı ve daha mantıklıyız.”
ABD'de Research Society for Process Oriented Psychology'nin kurucusu olan Arnold Mindell diğer rüya analizcilerinden çok farkli bir yaklasim getirmistir. Mindell “rüya nesnesi” adını verdiği bilinçaltını nehir gibi sürekli akan bir rüya olarak görür ve tek olarak rüyalar bunun sadece çekilmiş fotograflarıdır. Rüyalar fiziki semptomlar ilişkiler ve değişik bilinç durumları Mindell'in kuramlarına göre rüya nesnesinin ortaya çıkışlarıdır.
Hiç bir şey yapmadan, sadece olayların önünde sürüklenmektense, yanlış bile olsa, bir şeyler yapmak daha iyidir. Çünkü insan en iyi bildiğini yapmak temeli üzerine harekete geçtiğinde, görünüş ne kadar uygunsuz olursa olsun, insanın içinde ve dışındaki yardımcı güçler devreye girip, onun gelişim serüvenindeki yolunu düzeltirler.
insanın yapacağı, sadece elinden geleni yapmaktır. Daha sonra atacağı adımda ona yardım edilecektir. Çünkü iş başında insan yaşamının açılıp gelişmesine rehberlik eden iki güç vardır.
İlk güç insanın kendi içindeki (can denilen) yaratıcı enerji kıvılcımıdır. Bu güç ona Yaratılış'ta verilmiştir ve insan bu yüzden Yaratıcı'nın kendisi kadar büyük bir sevgi ve yaratıcılık potansiyeli.
Öteki güç, evrenin her yanında varolan rahmet, sonsuz varedicilik, incelik ve bilgelik Ruh'udur. Bu Ruh vakti geldiğinde, insanda kendini arar ve insan içinde iyi olan ne varsa, büyütüp geliştirir.