Eveeeet rüyamız yine klasik mekanımız, pek çok rüyamın yeri rahmetli dedemin evinde başlıyor. Ev yine eski eşyaları ile, dayım onarmadan önceki halinde, yani 90'ları yaşıyor. İnanılmaz bir kalabalık var evde ki kimin kim olduğunu bulmak çok zor. Tanıdığım bir kaç insan var. Biri gerçek hayatta da tanıdığım ve aşklarına imrendiğim bir heykeltraş çift. Diğeri ise aynı üniversite aynı bölümden mezun olduğum ama işi bırakıp DJ olan yakışıklı bir arkadaşımız ki, kendisiyle 1 kelime muhabbetim gerçek hayatta yoktur. Nedense bül bül gibi konuşuyorduk rüyamda, etkileşim de yaşadığımız belliydi. Nedense herkes acıktı. Dedemin eski buzdolabını açtım. Orada dondurulmuş patatesli omlet gördüm. Kızlar herkes gelince yeneceğini söyleyince dokunamadım. Ama en sevdiğim yemek olduğu için karnım guruldamaya başladı. Dj ile flörtleşiyorduk ve mekan arıyorduk ki dedemin banyosu dışında seçenek gelmedi. Banyoya girince Dj uzak mesafe çiş yaptı. Sonra "hadi gelmiyor musun" dedi. Ben de kapının kitlenmediğini, evin kalabalık olduğunu, görülebileceğimizi söyledim. Hatta tam da delikten baktığımda bir göbekli adam banyoya yaklaşıyordu. O sırada hemen banyodan çıktım yakalanma korkusuna. Sonra birden rüya mekanı değişti, büyük bir plazaya dönüştü. Bu kez orada katlarda Amerika'da yaşayan arkadaşım Hande'ye rastladım geniş koridorlarda koşarken. Bu arada bir kaç kez onu görmeme rağmen hızlıca pas geçmiştim. Oturdum konuştuk. Hande güzel bir masada, yönetici pozisyonunda gibi görünüyordu. Ne alakaysa şeker hastalığımdan konuştuk, ameliyat olacağımdan bahsettim felan. O da başka çözümler olabileceğini önerdi. Sonra yoluma devam ettim ve yine koşturmaca içindeydim plazada. Bu bölümden sonrasını hatırlamıyorum.