Birden çok kişinin bulunduğu bir toplulukta, birisine karşı bir hata yapıldığında, özürün de aynı ortamda dile getirilmesi gerektiğine dair bir inancınız var ise bu inanç, oluşan hatadan dolayı ortamda olan tüm insanların eşit şekilde etkilediği ve herkesin birbiriyle bağlantılı olduğu fikrine dayanıyordur.
Kahramanımız, bu inancın doğruluğuna sıkı sıkıya bağlı olan biriydi. O, hatalarını fark ettiğinde ve özür dilemesinin gerekliliğini anladığında, hatayı yaptığı herkesin önünde durup samimi bir şekilde özür dilerdi. Çünkü ona göre, kalabalıkta yapılan bir hata, aynı kalabalık ortamda düzeltilmeliydi. Bu, adaletin ve dürüstlüğün temel bir ilkesiydi.
Ancak ilginç bir şekilde, hikayemizin kahramanı da bu inançla çelişen bir durumla karşılaştı. Kendisi maruz kaldığı hatanın ardından, özür sadece kendisine beyan edildi fakat inandıı gibi değil tam tersine konuya muhatap tüm insanların huzurunda(sınıfta olmuş olay, insanlar sınıf arkadaşları olmalı) gerçekleşmesi gereken özür ,sadece tenhada yapıldı. Bu durum, onun için bir hayal kırıklığıydı.
"Kalabalıkta işlenen kabahatin tenhada özrü olmaz" derdi büyükler. Ancak bazen hayatın gerçekleri bu ilkeye ters düşebilirdi. Kendisi, bu durumu anlamaya çalışırken, insanların özür dileme becerilerinin sınırlı olduğunu fark etti. Belki de onlarda da aynı inanç olmadığından, kalabalıkta yapılan bir hatanın tenhada düzeltilmesi gerektiğine dair bir düşünceye sahip değildiler.
Bu durumda, belki de hikayemizin kahramanı, kendi inancını korurken bir yandan da anlayışlı olmayı öğrenmeliydi. Belki de insanların kendi yollarını bulmalarına izin vermek gerekiyordu. Onlardan da aynı şekilde davranmayı beklemek yerine, özürleri kabul etmeyi ve yoluna devam etmeyi tercih etmeyi deneyebilirdi.
Fakat , hikayemizin kahramanı, kendi tutumunu değiştirmedi. ve içindeki adalet ve dürüstlük duygusuyla hareket etmeye devam etti. Kim bilir bazen hayatın gerçeklerinin inançlarımızla çelişebileceğini ve insanların farklı şekillerde tepki verebileceğini anlatıyordu hikayesi. Belki yaşadıklarından herkesin kendi yolunu bulması ,hatalarla yüzleşirken veya özür dilerken bile farklı olması, insanlığın renkliliğinin bir yansımasıydı.