Rüya yorum sitemize üye olun, düzenli olarak rüyalarınızı yorumlayalım. Eğer bir tek rüya yorumlatmak istiyorsanız konu ile ilgili başlığın altına yazabilirsiniz.
+3 oy
360 okuma
mustafaharputi Analiz kategorisinde Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
yeniden gösterildi
Yazan
Michael S. Frank & Michael J. Zyphur
Çeviri: Merve Çapkın & Müşra Zeren
Freud (1900) rüya görmenin ve özellikle de rüyaların anlamlı içeriğinin zihinsel fonksiyonlarla ilişkili olduğunu öngörmüş olmasına karşın rüyaların belli belirsiz ve anlaşılamayan doğası bu iddiayı çelişkili kılmaktadır.

Yorumunuz

Adınız (isteğe bağlı):
Gizlilik: E-posta adresiniz yalnızca bu bildirimlerin gönderilmesi için kullanılacak.
Spam Koruması:
gece ne renktir?
Gelecekte bu doğrulamadan kurtulmak için, lütfen giriş yapınız veya üye olunuz.

12 Yorum

+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
 
En İyi Yorum
Rüyaların zihinsel fonksiyonlar üzerindeki etkilerinin nesnel olarak incelenemiyor olması araştırmacıları, bunların rasgele nöral aktiviteler sonucu ortaya çıktığını (örnek, aktivasyon-sentez hipotezi; Hobson ve McCarley, 1977) düşünmeye itmiştir. Eğer ‘rüyaların rastlantısal doğası’ varsayımı doğruysa rüya olgusunu evrimsel analizlerle açıklayabilmek ve bu olgunun burada fonksiyonel bir rol alması tartışma götürecektir.

Yine de bu makalede tartışılan son araştırmalar, uyku ve rüyaların altında yatan fizyolojik mekanizma, rüyalarda kullanılan tema ve seçilimin evrimsel şartları üzerinde durmaktadır.

Burada, rüya halinin bedensel ve zihinsel sağlığı arttırıcı adaptasyon olgusunu sağlayacak şekilde seçildiği önerilmektedir. Rüyaların adaptasyonu etkileyici özelliklerine işaret eden teori, tehdit durumunun sanal olarak yapılandırıldığı rüya halini içeren sanal tehdit konseptini kullanır ve bu senaryolar ile rüya halinde karşılaşmamızın gerçek dünyada karşılaşacağımız tehditlere karşı daha hazırlıklı olmamızı sağlayabileceğini söyler (Revonsuo, 2000). Bu teori rüyaların evrimsel değişime etkisini akla yatkın kılsa da bu makalenin amacı, bu hipotezin altında yatan teorik bilgileri ve rüyaların genel sağlık düzeyini iyileştiren diğer özelliklerini ele almak ve ileri zihinsel fonksiyonların evriminde rüyaların geniş etkisini incelemektir.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Rüyaların öznel doğası

Rüya görme durumu yapısı itibariyle tamamen öznel bir deneyimdir ve rüyaların bilimsel analizini zorlaştıran da nesnellikten uzak olmasıdır. Rüyalar genellikle anlam taşımayan küçük bilgi parçacıklarından oluşur ve objektif olarak analiz edilmeleri çok zordur. Her birimiz rüya görsek de (yine de rüya görmeyen nöropsikolojik hastalarla ilgili örnek için bkz. Solms, 1997), kişisel rüya deneyimlerimiz oldukça çeşitlilik gösterir (Hail and Van de Castle, 1966; Spadafora and Hunt, 1990). Bazı insanlar rüyalarının yalnızca bir kısmını hatırlar ve hatalı bir şekilde tam olarak rüya görmedikleri sonucuna varırlar (Bu durum şurada tartışılmıştır: Freud, 1900). Bazıları da zengin görsel betimlemeleri içeren ve duygusal öğeleri kapsayan rüyalar görürler. Bazı durumlarda rüyalarımızı oluşturan olaylar kısa öykülerden oluşup farklı sahneler arasında kolayca geçiş yapılırken bazı durumlarda ise rüyalar gelişigüzel olayların ardı ardına dizildiği tek bir olaymış gibi ortaya çıkar. Bazı insanlar rüyalarını tamamen kontrolleri altında tutabilirler ve gelişigüzel olaylar üzerinde bilinçli olarak kontrol kurma çabası gösterirler (Laberge, Levitan, Dement, 1986). Bazı rüyalarda ise kişi, bir seyirci gibi olayları dışarıdan izler.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Şimdiye dek rüyalarla ilgili elde edilen araştırma bulgularının belki de en önemlisi hızlı göz hareketleri ile karakterize bir durum olan REM uykusu olmuştur (Dement ve Kleitman, 1957). Rüya görmek, ‘uyku halinde kişisel bilişsel deneyimlerimizi' gösterirken (Revonsuo, 2000, s.878) REM uykusu, uyku durumunun fizyolojik olarak açıklanabilen basamaklarından birisidir.

Elektroensefalografi (EEG), elektrookülografi (EOG) ve elektromiyografi (EMG) gibi tekniklerin kullanımıyla uyku sırasındaki uyarılma basamakları, beyin aktivitesi, göz hareketleri ve kas aktivitesi açısından değerlendirilmiştir. Uykuya daldığımız anda beyin döngüsel bir yolakla çeşitli evrelerden geçer. Bu evrelerden bazıları yavaş beyin aktivitesiyle karakterize iken bazıları da beyin elektriksel aktivitelerinin ayık olma durumundaki gibi aktif olduğu hatta hiperaktif olarak adlandırılan evrelerden oluşur. Uykunun hiperaktif olarak değerlendirilecek bu evresi REM uykusudur. REM uykusunun bazı karakteristik özellikleri bulunur; (1) Beyin öteki evrelerde olduğundan daha aktiftir ve EEG ölçümleri, alfa ve beta aktivitesi gösterir (2) Kas aktivitesi merkezi sinir sistemi tarafından bloke edilmiştir (paralize olmuştur) (3) Göz-hareketliliği REM uykusunda oluşur. Paraliz durumu burada yalnızca göz kaslarını etkilemez.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Çeşitli çalışmalar, REM ile rüya görme arasında bir ilişki kurmuştur (Hobson, 1988). İlk olarak REM uykusundan uyanan insanların NREM’dekilere (REM dışındaki herhangi bir uyku evresi) göre daha çok rüya gördüğü ve bu rüyalara ait raporların NREM raporlarına oranla daha canlı ve inandırıcı olduğu görülmüştür...

İnsan türünün dışındaki türlerde uyku durumundaki zihinsel süreçlere ilişkin bir bilgi sağlanamaması, hayvanların REM uykusunda rüya görüp görmediklerine dair net bir sonuca ulaşmamızı engelliyor. Ancak, sıçanların REM uykusunda, hipokampal bölgedeki hücrelerine ait elektrofizyolojik ölçüm kayıtları, gün içinde bir deney labirentinde ilerlerken gösterdikleri sinyallerin çok benzerleri olarak elde edilmiştir (Louie ve Wilson, 2001; Wilson ve McNaughton, 1994).

Yine de hayvanlardaki bu öznel rüya deneyimlerinin insanlarınkiyle benzer olup olmadığını bilemeyiz. Hatta insanlar arasında bile rüya deneyimlerinin birbirleriyle ne kadar benzediği kesin olarak anlaşılamamaktadır. Zaten davranış bilimciler de insan zihninin tam bir ‘karakutu’ olduğunu, net bilimsel veri elde etmeye uygun olmadığı fikrini savunmaktadırlar (Watson, 1913). Hayvan zihnine ait herhangi bir kavrayışta bulunulamayacağına ilişkin bir düşünce eğilimi vardır. Buna göre bu yönde yapılan her girişim antromorfizm (insanşekilcilik) olarak nitelendirilmektedir.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
REM uykusu ile rüya görmek arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Ancak REM uykusu olmadan da rüya görülebilir ve benzer olarak REM uykusu sonrası rüya görülmemesi de mümkündür (Hobson, 1988; Solms, 1997). Kişilerin rüya içerikleri analiz edildiğinde görülmüştür ki REM ve NREM uykuları arasında sistematik farklılıklar bulunmaktadır (Hobson, Pace-Schott, Stickgold, 2000). NREM uykusunda gerçekleşen rüyalar inandırıcı betimlemelerden yoksun fakat REM uykularıyla benzer temalar içerdikleri bilinmektedir.

Bu makalede REM uykusundan kaldırılan kişilerin yaşadıkları rüya deneyimleri ve türleri değerlendirilmektedir. Konuya bu açıdan yaklaşınca, REM uykusunun belirli fizyolojik mekanizmalarının rüyalara nasıl tesir ettiğine ilişkin güçlü çıkarsamalar yapmak mümkün olacaktır. Özellikle aktivasyon önbeyin bölgesinde incelenmiştir ki bu da rüyaların bilişsel teoriği açısından oldukça aydınlatıcıdır.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Rüyalarla ilgili teorileri

En çok kabul edilen rüya görme teorisi Hobson ve McCarly’nin (1977) rüyaların REM uykusunun fizyolojisine bağlı olarak açıklanabileceğini öneren aktivasyon-sentez hipotezidir. Bu hipoteze göre, rüyalar beyin kökünde başlayan rasgele aktivitelere ön beynin verdiği cevabın sonucu olarak ortaya çıkar. Bu durum REM uykusu boyunca ortaya çıkan PGO dalgaları ile gösterilir. P “pons”un (köprü) kısaltmasıdır ve aktivitenin köken aldığı beyin bölgesidir; G talamusun “yanal dizsi çekirdek” (lateral geniculate nucleus) bölgesinin kısaltmasıdır ve duyusal bilgilerin geçiş alanıdır; O “oksipital”in (artkafa) kısaltmasıdır ve görsel bilgilerin işlendiği bölgedir. Hobson ve McCarly’e (1977) göre “pons” bölgesinden çıkan rasgele aktiviteler ya da gürültüler çevreden gelen bilgilerin geçtiği gibi “duyumsal nakil merkezi” (sensory-relay station) bölgesinden geçerler ve rüya olgusuna neden olacak şekilde canlandırılırlar. Bu teori fizyolojik bilgilere uyduğu ve rüyanın bu teori kapsamındaki açıklaması pek çok insanın rüya deneyimi üzerinden açıklandığı için bir zamandır genel olarak destek görse de gelişigüzel ve düzensizdir. Bu teori, rüyaların garip doğasını gerçekte rasgele bilgiler olmaları dışında belli beyin bölgelerince bir araya getirilerek bir öykü oluşturulmasına bağlandığını farz eder.

Gerçekte, farklı çalışmalardan elde edilen rüya raporlarının pek çoğu kişilerin rüyaları gerçek olarak algıladıklarını ve bağlantılı öyküler şeklinde gördüklerini işaret eder. Bu durum eğer rüyalar gerçekten rasgele bilgilerin işlenmiş halleriyse ortaya çıkmaması gereken bir durumdur.

Artan nörofizyolojik kanıtlar aktivasyon-sentez teorisinin anahtar bileşeni olan beyin kökünün rüya oluşabilmesi için kesinlikle gerekli olmadığını ortaya koymaktadır. Solms (1997, 2000) tarafından yapılan bir araştırmada ise ön beyin bölgesinin rüya oluşturulmasında önemli olduğuna işaret edilmektedir. Eğer rüyaların yalnızca bilgilerin rasgele işlenmesi sonucu ortaya çıkan olgular olmadığına inanılırsa, bunun yanında rüyaların belli olaylar çerçevesinde şekillendiği ve birbirini takip eden öykülerden oluştukları düşünülecek olursa, bu olay örgülerinin niçin ve hangi amaçlarla rüyalarda mevcut olduklarını araştırmak anlamlı olacaktır.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Zihinsel prova

Zihinsel prova yalnızca gerçek bilgilerin işlenmesinden ziyade çevreden bir uyarı ile karşılaştığımızda ne yapacağımızın prova edilmesi ile olur. Bu prova ve bilişsel yetenekler muhtemelen yüksek adaptif özelliklerdir. Günümüzde nörolojik görüntüleme teknikleri ile elde edilen veriler gerçek olmayan bilgilerin ya da henüz deneyimlenmemiş çevresel uyaranların gerçek olaylarmış gibi işlendiğini öngörmektedir.

Bu durumda şöyle bir soruyla karşılaşmaktayız; “Fiziksel aktivitelerin zihinde betimlenmesi neden sanki aktivite yapılıyormuş gibi aynı beyin bölgelerinin aktivasyonuna neden olmaktadır?” Bu çifte aktivasyon eğer zihinsel betimlemeler beyin için bir pratik yansıtıyorsa anlam kazanabilir. Fiziksel bir deneyim yaşamadan davranış oluşturan uyaranların bazı beyin bölgeleri tarafından egzersiz edilmesiyle zihinsel fonksiyonları optimize edebilir ve sonuçta gerçekte böyle bir durum ile karşılaştığımızda vereceğimiz cevaba önceden hazırlanabiliriz (Cumming ve Hail, 2003). Çok iyi bilinmektedir ki, zihinsel betimleme teknikleri spordan müziğe farklı alanlarda performansı farklı açılardan kolaylaştırmaktadır (örn. Feltz ve Landers, 1983).
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Korku provası

Korkutucu bir kâbustan bir anda uyandırdığımızda güçlü rüya betimlemesinin fizyolojik ve bilişsel cevaplar üretmemize neden olduğunu anlamak kolaydır. Kâbus görme sırasında kalp atışları hızlanır, terleme meydana gelir ve rüya bittikten belli bir süre sonra bile korku ve sinirli olma duyguları devam edebilir (Mellman vd., 1985). Rüyalar, zihnin bir sunum şekli olsa da algılamalar çevresel bir uyarana bağlanmadıkları takdirde genellikle gerçek olaylar gibi deneyimlenirler ve içeriği algısal olarak uyanık zamandaki algıdan ayrılamaz (Freud, 1900). Eğer yalnızca olayların zihinde betimlenmesi bizi gerçek hayattaki olaylara hazırlıyorsa, uyarı ne kadar gerçeğe yakınsa beyin de bilgiyi o kadar gerçek olarak işler. Bu teoride öne sürülen düşünce beynin, rüyalarda ortaya çıkardığı korku senaryoları ile kişileri gerçek hayatta karşılaşacakları korkulara karşı hazırlama amacını taşımasıdır.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Evrimsel bir yaklaşım

Rüyaları ‘korku provası’ hipotezi ile açıklarken konuyu evrimsel bir bağlamda tartışmak yerinde olacaktır. Doğal seçilim aracılığıyla evrimsel gelişimin gereksinimlerine rüyaların cevap verip veremediğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Şöyle ki, genetik çeşitlilik, kalıtım ve ayrımsal zindelik açısından nedenselliği irdelenmelidir. İlk parametreyi ele alacak olursak REM uykusu türler arasında genetik değişkenlik göstermektedir. Öyle görünüyor ki REM uykusu plasental ve keseli memelilere özel bir durumdur (Winson, 1993). Bu özellik de rüya görebilen ayrıcalıklı bir filojeniyi akla getiriyor. Bu durumda, rüya görme özelliğinin de belli bir süreç içerisinde kazanılarak evrimleşen türlere yayıldığı söylenebilir. Ayrıca plasental ve keseli memelilerdeki REM uykunun süresi yaşam döngüleri boyunca birbirinden çok farklılık göstermemiş (Siegel, 1995) ki bu da rüyalar üzerinde etkili bir genetik altyapıya işaret eder. Benzer şekilde REM uykusu boyunca gerçekleşen farklı fizyolojik süreçlerin de bir doğal seçilime maruz kalmış olması gerekiyor.

Modern insan için rüya görmenin ayrıcalıklı bir kazanım olduğunu hesaba kattığımızda, seçilim gerçekleşirken çevresel şartların ne denli önemli olduğunu anlamamız gerekir. Atalarımızın, türler arası veya aynı tür içinde gruplar arasındaki etkileşimlerle (Foley, 1989) ve besin tedarik ederken veya predatörlerinden (avcılar) kaçarken (Kaplan and Hill, 1985) sayısız zorlukla mücadele etmek zorunda kaldığını biliyoruz. Böyle bir çevrede, daha önce rüyalar vasıtasıyla olası bir tehdit unsuruna karşın prova edilmiş bir durum karşısında daha avantajlı olunacağı kesindir. Hatta bu durumun önceden rüyada da olsa deneyimlenmiş olması hayatta kalmakla ödüllendirilebilir. Zihinsel betimlere dair kanıtlar ve rüyalar üzerine yapılan çalışmalar rüyalarda gerçekleşen provaların gerçek bir tehdit gibi algılandığı ve bu rüyaları gören bireylerin sağkalım yeteneklerini geliştirerek yeni nesillerin öncülleri olduğu öngörmüştür. Genetik materyallerini bir sonraki döllere aktarabilen bireylerin zihinsel betimlemelerini de diğer kuşaklara kadar taşıdıkları belirtilmektedir.

Eğer rüyaları adaptif özellikleriyle ele alacak olursak, rüyadaki genel temanın ve prova edilen durumları canlandıran senaryoların da sağkalımı arttıracak özellikte olması beklenir. Çalışmalar göstermiştir ki rüyalardaki tema daha çok negatif olguları barındırmaktadır. Hail ve Van de Castle (1966) tarafından 500 farklı rüya üzerinde yapılan analizler değerlendirildiğinde, eldeki verilere göre negatif duygulanımlar içeren rüyaların oranı %80 iken sadece rüya içeriklerinin %20’sinin daha olumlu duygulanımlar yarattığı bilinmektedir. Rüyalarda karşılaşılan hayati tehditlerin özümsenerek ve öğrenerek hayvanlarda evrimsel sağkalım oranını arttırdığı önerilmektedir.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Rüya gelişimi

Zihinsel gelişimimizin pek çok yönü gelişimsel olarak programlanır (Bertenthal, 1996). Örneğin 9 aylık bebekler içgüdüsel olarak diğerlerini korkutan yeni yetenekler geliştirirler (Trevarthen, 1979). Uyku düzeni ise insan türüne özgü gelişimsel süreci takip eder (Frank ve Heller, 2003). Yeni doğanlarda genellikle REM uykusu hâkimdir ve yaşam boyunca azalarak devam eder. Yeni doğanlar günde yaklaşık 8 saati REM uykusunda geçirirler ve REM uykusu genellikle uykuya dalma anında başlar. Buna karşın yaş ilerledikçe uykuya dalma durumu NREM uykusu olarak değerlendirilir ve REM uykusunun süresi kısalır. 3 yaş civarında REM uykusu toplamda yaklaşık 3 saate kadar düşer ve yaşam boyu azalmaya devam eder.

Neden REM uykusu gelişen beyinde oldukça baskındır? Bu sorunun cevaplarından bir tanesi diğer bölümlerde tartışılan sanal prova mekanizmasıdır. Çocuklar ve diğer türler fakir çevrelerde yetiştikleri zaman kötü koşullardan dolayı muzdarip olurlar (Joseph, 1999). Bunun tersi de doğrudur. Bebekler, zengin bilgi içeren bir çevrede yetiştikleri zaman daha küçük yaşlarda daha iyi bilişsel özellikler gösterirler (Diamond, 1988). Bu durum yaşam boyu uzatılabilir ve zengin çevrede gelişen sinir sistemi işlevselliğini/fonksiyonalitesini optimize eder.

Yukarıda da söz edildiği gibi, tüm veriler sanal çevresel uyarıların da çevreden gelen fiziksel uyaranlar gibi aynı şekilde değerlendirildiğini göstermektedir. Zengin ve canlı çevrelerin deneyimlenmesinin mümkün olması genç ve gelişim gösteren organizmalarda adaptif anlayışlara sebep olabilir. Elbette, sanal çevre gerçek çevrenin bir yansıması olacaktır ve çevreleriyle nasıl iletişim kuracakları algısal ve bilişsel kapasitelerinin bir fonksiyonu olacaktır. Bebeklerin REM uykusundaki zihinsel aktiviteleri muhtemelen uyanıkken edindikleri duyusal bilgilerden önemli olanların yeniden canlandırılmasını kapsar. Fiziksel ve sosyal dünya ile olan iletişimler çocukların zihinsel gelişimlerinin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.

REM uykusu sırasında oluştuğu düşünülen beyindeki bağlantılar rasgele yerleştirilmiş ve güçlendirilmiş olmaktan ziyade rüya boyunca deneyimlere bağlı olarak optimize edilirler. Eğer zihinsel provalar oldukça kısa zaman dilimlerinde bile beyinde değişikliklere ve yeniden düzenlenmelere sebep olabiliyorsa (Pascual-Leone et al., 1995), toplamda rüya halinde geçirilen süre beyin gelişimi üzerinde etkili olacaktır. Bu tartışma çocukların 5-9 yaşlarına kadar düzgün bir şekilde rüya görmedikleri bilgisi düşünüldüğünde çelişkili görünmektedir. Ancak gelişim çağındaki bireylerde normal REM uykusu düzenindeki bozulmalar zihinsel fonksiyonların gelişiminde negatif sonuçlar doğurabilirler. Bu parçada geliştirilen teori doğrultusunda otistiklerde görülen zihinsel etkinliklerin REM uyku düzenlerinin bozuk olmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
Sonuç

Beynin plastisite özelliği düşünüldüğünde -eğer belli bir konu üzerine günde 10-20 dakika kadar bir “motor pratik” yapılırsa motor korteks birkaç hafta içerisinde kendini yenileyecektir (Karni vd., 1998)- rüyalarda harcanan zamanın beyin gelişimimizin şekillenmesinde ve davranışsal eğilimlerimizin belirlenmesinde etkili olacağı düşünülebilir. Yaşamımız boyunca rüyalardan kazandığımız deneyimlerin dünya ile nasıl iletişime geçeceğimizi ve kişisel düzeyde değil türler olarak genel sağlık düzeyimizi etkilediği kesindir. Fakat tartışmamızın bazı eksik noktaları bulunmaktadır.

Hipotezimizin eksik noktalarından bir tanesi her zaman rüyalarımızı hatırlamıyor oluşumuzdur (Freud, 1900). Eğer yaşadığımız şeyi tekrar hatırlayamıyorsak bunun bizi etkilememesi gerektiği konusunda genel bir yargı hâkimdir, fakat bu tam olarak doğru değildir. Örneğin işten çıkarılma durumunu düşünün, verilecek kararlar ve bunun sonunda hissedilenler bu uyaranı daha önceden almamış olsak bile şekillenmiş olacaktır (Bornstein ve D'Agostino, 1992). Bu deneyimler göstermektedir ki verdiğimiz kararlar sıklıkla bilinçle ulaşılmış olmayan bilgilere dayanır. Sabah uyandığımızda rüya gördüğümüzü ya da rüya içeriğini hatırlamamamız ve gün içerisinde çevreden gelen ipuçlarının bize rüyamızı hatırlatmasında olduğu gibi. Bu her zaman bilişsel zekâmıza güvenemeyeceğimizi ancak hareketlerimizin önemli bir oranda ulaşamadığımız bilgiler üzerinden şekillendiğini göstermektedir.

Rüyaların uykunun beyinde tasarlandığı fizyolojik işlevlerin bir yan ürünü olduğu genel kabul görmüş bir düşüncedir (Flanagan, 2000). Burada sunulan kanıtlar ise zihnimizin uyku sırasında yalnızca çalışmaya devam etmemesi, aynı zamanda zihnimizde oluşan çeşitli sanal senaryolara güvenmemizi düşündürecek yönde hareket etmesi nedeniyle belirgin bilişsel ve davranışsal yeniden düzenlenmelerin olduğunu önermektedir. Fiziksel ve sosyal dünya ile etkileşerek gün içinde yaşadığımız senaryolardan oluşan rüya içeriklerinin işlenmesi bilişsel kapasitemizi etkilemeye mahkûmdur. Bilişsel nörobilimde teknolojik gelişmeler devam ettiği sürece bu yazıda sunulan temel hipotezler daha ayrıntılı olarak incelenebilecektir. Özellikle rüya gelişimine ait bilgiler edinildikçe insanlarda ya da diğer türlerde rüya görme sırasında kazanılanlar ve rüya göremeyenlerin kayıpları incelenebilecektir. Eğer bu yazıda anlatılan hipotezler deneysel olarak gösterilebilir ve tasdik edilebilirse rüyaların evrimsel gelişimdeki rolleri daha kolay anlaşılabilecektir.
+2 oy
mustafaharputi Rüya Bilgesi (18.3m puan)  
* Bu makale, İngilizce özgün metni, “The Role of Dreams in the Evolution of the Human Mind” başlığıyla, “Evolutionary Psychology”de (2005/3) yayımlanan yazının bir özetidir.

Kaynaklar

Bertenthal, B. I. (1996). Origins and early development of perception, action, and representation. Annual Review of Psychology, 47: 431-59.

Bogdan, R. (1997). Interpreting Minds. Cambridge. Massachusetts, The MIT Press.

Bornstein R. F., and D’Agostino P. R. (1992). Stimulus recognition and the mere exposure effect. Journal of Personality and Social Psychology, 63: 545- 52.

Braun, A. R., Balkin, T. J„ Wesentsen, N. J., Carson, R. E., Varga, M., Baldwin, P., Selbie, S., Belenky, G. and Herscovitch, P. (1997). Regional cerebral blood flow throughout the sleep-wake cycle: An H2O PET study. Brain, 120:1173-1197.

Cumming J. and Hall C. (2003). Deliberate imagery practice: the development of imagery skills in competitive athletes. Journal of Sports Science. 20:137-45.

Darwin. C. (1995). Origin of Species (Originally published 1859). New York, NY: Gramercy Books.

Dement, W. C. and Kleitman, N. (1957). The relation of eye movements during sleep to dream activity: An objective method for the study of dreaming. Journal of Experimental Psychology, 53: 339-346.

Devinsky, O., Morrell, M. J., and Vogt, B. A. (1995). Contributions of anterior cingulate cortex to behavior. Brain, 118:279-306.

Diamond, M. C. (1988). Enriched Heredity: The Impact of the Environment on the Anatomy of the Brain. New York: Free Press.

Domhoff, G. W. (2000a). Methods and measures for the study of dream content. In Kroger, M., Roth, T.

Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın 223. sayısında yayımlanmıştır.

İlgili bir rüya bulunamadı



Rüyada Rüya Yorumu ve Analizi rüyalarınızın bilimsel ve psikolojik açıdan yorumlanmasını ve islami tabiri için bir ortam sağlar. Rüya yorum ve tabirlerine siz de destek olabilir, bilgilerinizi ve sezgilerinizi rüya görenlerle paylaşabilirsiniz.

Rüya günlüğü olan sitemizde kişiye özel rüya analizi, rüya yorumu ve rüya tabiri hizmetleri verilmektedir. Rüyalarınızı yorumlatmak için kimden yorum istediğinizi rüyanın sonuna veya etiket bölümüne ekleyebilirsiniz.

Puan Tablosu

Rüya yazmak : -1000
Yorum yazmak: +120
Düşünce yazmak: +12
Rüya oylamak: +2
Yorum oylamak: +4
Rüyanıza en iyi yorum seçmek: +150
Yorumunuzun en iyi seçilmesi: +350
Yorumunuzun her artı oyu: +10
Rüyanızın her artı oyu: +5
Rüyanızın her okunması: +1

Özgün Rüya Tabirleri

Kategoriler

18.8k rüya

158k yorum

21.9k düş-ünce

7.8k üye

586 Aktif
0 Üye ve 586 misafir
Bugün : 12564
Dün : 21898
Toplam : 48092719
Rüya yorumu, rüya tabiri, rüya görüşmeciliği ve rüya analizi gibi kişiye özel bölümlerimiz vardır. Rüyada rüya sitemizde üyelerimize özel mesaj, duvar yazıları gibi sistemler mevcuttur. Ayrıca üye olmadan da yorum ve tabir yazabilirsiniz. Uyarı: Rüya ve yorum içeriklerinden sitemiz sorumlu değildir. Buradaki bilgiler size sadece farklı bir bakış açısı sağlar.
...