Kulaklığı takmış üzgün bir şekilde yürüyordum. Bir yol ayrımına geldim. Olduğum yer kuru ve aydınlık, yarım metre sonrası yağmurlu ve karanlıktı. İki tarafada iyice baktıktan sonra kapşonumu çekip yağmurlu tarafa geçtim ve gördüğüm ilk kameriyeye oturdum. Hala yağmur yağıyordu ve şarkı dinlemeye devam ediyordum. Bir süre sonra birilerinin bana seslendiğini duyar gibi oldum ve kulaklığın birini çıkarıp etrafıma bakmaya başladım. İki tane çocuğun yanıma doğru koşarak geldiğini gördüm. Yanıma geldiler ve elime bir kutu sıkıştırıp geldikleri gibi koşarak uzaklaştılar. Kutuyu açtım, içinde bir tane yüzük iki tanede kolye vardı. İki yarım kalpli kolyeydi, birleştirildiği zaman tam bir kalp oluyordu. Ne olduğunu anlamaya çalıştığım sırada, bir hareketlilik fark ettim. Tekrar arkamı döndüm ve Ahmet'i yani eski erkek arkadaşımı gördüm. Bana doğru yavaş adımlarla geliyordu, ve üzgün bir yüz ifadesi vardı. O zaman neler olduğunu anlayıp ayağa kalktım ve ne işin var burada, gelme diye söylenmeye başladım. Yaklaşmaya devam ediyordu. Tam karşıda Ahmet'in babası ve yaşça büyük bir dede geldi. Ahmeti yanlarına çağırdılar bir şeyler söylediler, o da olduğu yerde beklemeye başladı. Sonra Ahmet'in babası ve dede yanıma gelip beni oturttu. Kutuyu onlara uzatıp bunu istemediğimi söyledim. Ahmet'in babası ve Dede'de kutuyu ısrarla bana tekrar uzatıp, biz bunu alamayız, bunun sende kalması gerekiyor dedi. Bir yandan kutudaki yüzüğü ve kolyeleri inceliyordum bir yandan da Ahmet'e bakmaya devam ediyordum. Üzgün bir yüz ifadesiyle hiçbir şey söylemeden öylece olan biteni izliyordu.