Rüyamın en başında odamdayım yatağımda yatıyorum ama odamda değilim aslında benim odam şeklinde sahne kurmuşlar seyirciler var, tiyatro oyunundayım ve bunun farkında değilim. Telefonda Emir (hoşlandığım çocuk) ile konuşuyorum. Bir anda sahnede olduğumu fark ediyorum fark ettiğim anda seyirciler kayboluyor. Ardından gerçek evimin salonuna ışınlanıyorum. Tavanda kocaman borular varmış su boruları ama biri kesmiş hepsini. Her yere su akıyor yere bakıyorum suyun yükseldiğini görüyorum, boğulacağız evi su basıcak kaçmalıyız diye düşünüp evden çıkıyorum, bahçeye iniyorum. Bahçeye indiğimde kardeşimi hatırlıyorum odasında canlı derste olduğunu. Kendi kendime of çıkamaz ki canlı dersten bırakamaz dersi nasıl kurtarıcam onu diye düşünüyorum ağlıyorum. O sırada evin önünden minibüs geçiyor annemin yanına gidip yardım isteyeyim diyip minibüse biniyorum. Sonra minibüs kaza yapıyor. Ben sıkışıyorum bir şey var beni boğmak üzere olan, ölmek üzereyim o an. Biri beni çekip kurtarıyor ama kim olduğunu göremiyorum kurtardıktan sonra hemen gidiyor. Sonra ben de kalkıp sağlık ocağına gidiyorum. Orda teyzelerle kavga ediyorum sıra yüzünden benim halimi anlamıyorlar ve yardım almama izin vermiyorlar. Ben de oturup bekliyorum. Ordan da karanlık bir zindan gibi bir yere ışınlanıyorum. İki tane tabut gibi yatak var birinde cercei (game of Thrones dizisinden bir karakter) uyuyor birinde superman ama witcher dizisindeki karakteriyle. Yanımda da rüyanın başındaki Emir var ve bir de yaşlı usta. Dünyanın kurtulma kaderi bizim elimizdeymiş bu sırada yardıma ihtiyacımız olduğunda cercei ve witcherın elinden kaseleri alıp onları uyandırmalıymışız ama çok uyanık kalırlarsa saldırgan olup bizi öldürebilirlermiş. Saldırgan olmaya başladıklarında iyi geceler diyip onları şak diye uyutabilirmişiz. Usta bunları anlatıyo sonra Emir cerceiyi uyandırıyor ben o an onu çok kıskanıyorum cercei için endişelendiği için de üzülüyorum ve sinirleniyorum aynı zamanda ben de witcherı uyandırmaya gidiyorum o yüzden. Sonra geniş bomboş bir kırda yürüyoruz. Ordan da kocaman bir eve ışınlanıyorum. Camda oturuyorum ve ordan çatıya bakıyorum. Yan komşumuz en yakın arkadaşımın ailesiymiş. Çatıda en yakın arkadaşımın erkek kardeşini görüyorum. Gerçek hayatta aslında erkek kardeşi yok. Bana sigara uzatıyor ailelerimizden gizli çatıda beraber sigara içiyormuşuz. Sonra aşağıdan bizi çağırıyorlar mangal yapacakmışız biz de acele bir şekilde aşağı iniyoruz ben ağzım sigara kokmasın diye konuşmuyorum. masaya oturuyorum ama yamuk oturduğum için tam düşecekken yeniden ışınlanıyorum. Bu sefer bir arkadaşımla (kim olduğunu hatırlamıyorum.) tatile new yorka gidiyoruz. Arkadaşımın tanıdıkları oradan onu çağırmış o da bana birlikte gitmeyi teklif edince ben de kabul ediyorum. Evdeyiz evin ortasında kocaman bir masa var etrafta da bizle beraber 10-15 kişi var. Herkesin bir görevi varmış herkes onunla meşgul. Görevler de yemek ile ilgili. En son her şeyi hazırlıyoruz ama ekmek almadığımızı fark ediyoruz beni ekmek almaya yolluyorlar. Kapıyı açıyorum bakıyorum dışarda kar yağıyor ama ayağımda babet var geri dönmek istemiyorum zaten yakın botlarımı almaya gerek yok diyorum. Sağ ayağım ile adımımı dışarı atıyorum atarken de canımın yandığını hissediyorum, mabet ayağıma vuruyor ama umursamıyorum çıkıyorum. Yolda karşıma bir kedi çıkıyor, kedi iki ayağı üstünde yürüyor ve üzerinde takım elbise var. Ben bunu o an garipsemiyorum ve kedi benle konuşmaya başlıyor. Bana tehlikede olduğumu o evdeki insanlardan uzak durmam gerektiğini söylüyor. O sırada iki tane daha bu şekilde kedi geliyor ellerinde evraklar ve çantalar var. Zamanımız yok bize güvenmelisin onlardan uzak dur senin peşindeler diyorlar ve birden kayboluyorlar. İçimde huzursuzluk oluyor ve ordan hemen ayrılıyorum.
Ve nihayet uyanıyorum.