Rüyanın ana temasında tüm rüya boyunca birbirinin içinden geçen seyahat sahneleri ve sahnelerin içeriğine dikkat edildiğinde bilin(e)mezden biline(bil)ne,manevi olandan maddi olana ,soyutdan somut olana doğru bir ilerleyiş olduğu görülüyor.Her rüya gibi bu rüyada bir an’da bir yerde başlıyor.Bu ilk sahne zaman ve mekan algısının olmadığı bir yer.Hatta yanınızda ki kişiyi de tanıyor-tanımıyor aralığındasınız.Hep bir bulanıklık,bir arasat,ne öyle ne böyle bir durum var.Kişiyi rüya dışı alemde tanınmıyor ama rüya aleminde tanıyor olmak ile açıklanabilecek olan bu bulanık durum,kişinin değişmesi ve aynı kişinin tamamen farklı bir kişiye dönüşmesi ile de pekiştiriliyor.Bu ilk sahne neyin nerede ve ne zaman ve dahi kimler ile olduğunun tam olarak belirli olmadığı metafizik bir alem ile perdesini açıyor.Sahneye dair herhangi bir ortam tasviri yapılmıyor.Odaklanma ile ilgili olan bu konuda rüyayı gören kişi görülen bir şeye olan konumlanma ile yani sahneye dair bir anlatı geliştirir ki buna anlatıbilimde odaklayıcı(rüyayı gören kişi) denilir; ikincisi ve sizin yaptığınız ise ise bir nesneye veya olguya odaklanılmasıdır ki bu da önemli olanın,dikkat edilmesi gerekenin merkeze alınması anlamına gelir.Hatta kişinin gözlerine yakın plan girilerek bir nevi “zoom” yapılmış sahnede. Rüyada tanınan kişiye odaklayıcı olarak odaklanmanız ve kendisinde olan değişiklikleri görmeniz odaklanma biçimlerinden “dışsal odaklanma” ya uygun görünüyor. Gözlemci figürün bakış açısı’ olarak da tanımlanan bu bakış açısında anlatıcı yani bu odaklanma şeklinde rüyayı gören kişi, karakterlerin duygularını, düşüncelerini, niyetlerini tam bil(e)mez, sadece bir kamera gibi onların hareketlerini, davranışlarını izler ve yansıtır, böylece tüm öznel yorumları dışlar. Anlatımında tam bir nesnellik söz konusudur, yalnızca gördüğü ya da görebildiği kadarıyla yansıtır. Eş deyişle anlatıcı (rüyayı gören), sahnede yer alan figürlerden tam olarak biri olmayıp, olay gelişiminin sadece bir tanığı olarak vardır. Dışsal bakış açısı sahenelerde gerilim etkisi oluşturur. Gözlerdeki değişim, acımasızlığa dair dönüşüm bütün bunlar sukunet, rehavet ve sevimli bir ortamdan bir anda aceleci, acımasız bir görev insanına dönüşen bir kişinin odaklayıcı olan sizin gözünüzden olan değişimini görüyor ama bunun neden olduğunu bu değişime sebeb olan şeyin ne olduğunu bil(e)miyoruz. Kişi görev için ortadan kayboluyor, siz gözlemci olarak ortamı gözlemlemeye devam ediyorsunuz odağınızdan kişi çıkmış olmasına rağmen gözleriniz hala o kişiyi arıyor odağınıza herhangi bir sahne nesnesi çarpmıyor.İlk sahnenin odağı rüyada tanıdığınız rüya alemi dışında tanımadığınız kişi,zoom yapılmasında ki amaç kişide ki değişim.Bu değişime yönelik olarak güzel ve yüce terimleri belki konuyu betimleyebilir,kişide ki beklenilmeyen ani dönüşümü bu iki terim ile açıklayabiliriz belki.
Dönüşüm öncesi sahnede ki kişi güzel,dönüşüm sonrasında ise yüce gibi.Malum, “güzel” beklenilmeyendir ama geldiğinde sevgi oluşturur,”yüce” de beklenilmeyendir ama geldiğinde oluşturduğu şok duygusu,acı ve fevkaladedir.Çünkü ancak acı ve şok bizi kendimize getirir.Zaman ve mekan algısının olmadığı durağan bir sahnede ancak bu dönüşüm ile kendinize geliyor ve farkındalığınızı artırabiliyorsunuz.Kişinin amacı sizi olağan,sıradan,gelenekselci olana karşı bir ikaz gibi sanki.Yüce ile ilgili ise dönüşüm bu dünyaya değil başka bir aleme yönelik gibi.Ayrıca kişinin dönüşümünün negatif hissi güzelin karşısında olan çirkinlik ile de tanımlanabilir.Çirkin sözcüğü geleneksel olarak ruhsal olarak sevimsiz anlamına gelir ve temelinde kişinin henüz ulaşamadığı bir içsel ihtiyacının bir ifadesini içerir.Yani içsel ihtiyacı yeterli derecede ifade eden her şey o seviyeye gelen kişiye göre güzeldir.(
http://sonpeygamber.info/olu-kopegin-disleri-cok-sey-anlatiyor)Her sahne bir sonra ki sahneye doğru bir ilerleme sağladığı hissini veriyor.Bu açılımlar ile rüya gören her bir sahne ilerlediğinde ancak bir önceki sahnenin ne olduğu ile ilgili fikir yürütebilir.Sahne dilbiliminde kelimenin olduğu gibi öncesi ve sonrasını okumadan algılanamayacak(siyak-sibak) özellikler taşıyan kendi kendisine göndermede bulunmayan kelimeler gibi.Sahneyi ancak öncesi ve sonrasını izleyerek ilgili sahnenin ne olduğunu anlayabiliyoruz.Bu durum da her sahneyi kendi içerisinde soyut bir manaya taşıyor.Kendisinden başka bir manaya gönderme yapmayan soyutsal anlamlar üretiyor.İlk sahnenin akabinde ikinci sahneye geçildiğinde yanınızda yine bir mihmandar var.Bu tanıdık kişiler her seviyede değişen mekanlara girmenizi sağlayacak ilgili mekanın sahipleri gibi.Öyle ki yanınızda ki kişi bir diğer mekana geçilmek üzere iken bir değişime uğruyor.Yani her kişi ancak kendi mekanında kalabiliyor ve sadece siz diğer mekana geçebiliyorsunuz.Dağlık yeşillik zirce gibi alan bir önceki paragrafta anlatmaya çalıştığım “yüce” ifadesinin devamı mahiyette.
İkinci sahnede de bir önceki sahnenin devamı ama dozajı artırılmış bir şekilde beklenilmeyen ama geldiğinde oluşturduğu şok duygusu ile kişide acı ve fevkaladelik oluşturacan başka bir sembol.Zirve artık bu fevkaladeliğin zirvesi yani maksimum noktası.İlk sahnede başlayan fevkaladelikler zirve ile en üst noktasına çıkıyor ve inişe geçilecek olan koridorun görülmesi ile zirveden aşağıya olan iniş başlıyor.Bu zirve yani fevkaladelik halinin son sahnesi koridorda ayakta olan insanlar.Koridor iki temel alem arasında ki kordon bağı gibi.Bir alemden diğer aleme doğum oluyor gibi bir hal var.Bu koridor alemi mana ve maddi alemi,soyut ile somut alemi,melekut alemi ile şehadet alemini birbirine bağlayan alem-i berzah gibi.Dolayısı ile burada insanlar ne canlı ne ölü.Aynen sizin gördüğünüz gibi.Uzaktan yani mana aleminden bakılınca canlı,maddi aleme geçince ise ölü.Maddi alemden mana alemine geçerken fiziken ölen insanları o aleme geçince ölü,mana aleminden bakınca mana aleminde tekrar canlanacaklarını gördüğünüz için canlı görüyorsunuz.Yanınızda ki mihmandarın ilk sahnedeki gibi değişim zamanına da dikkat ediniz.Maddi aleme geçince artık mana aleminde gördüğünüz suret değil mana aleminde görülebilecek olan bir soyut görselin maddi alemde görülebilecek somut ifadesini görüyorsunuz.Dolayısı ile ilk sahne ikinci sahneye göre daha soyu daha üst bir alem.O alemin mihmandarı bir alt alemde,bir alt soyut alemin mihmandarı da maddi alemde sizin değişti dediğiniz gibi görünüyorlar.Mihmandarlar kendi alemlerinde güzel,kendi alemleri dışında yüce görünüyorlar.
Üçüncü sahne artık maddi aleme geçildiği bir durum.Artık yanınızda mihmadarlar yok.Bildiğiniz reel fiziki dünyaya geçtiniz.Mana aleminden maddi aleme doğum gibi.Kordon kesildi.Merdivenden çıkmak yüce dağlara çıkıpda koridordan toprağın altına girilmesinde başlayan düşüşün sonu.Toprak özelinde ilk insanın soyut alemden dünyaya gönderildiğinde ki yaratılış sahnesi var gibi.İlk sahnede tamamen soyut ruh,ikinci sahnede ne tam soyut ne tam somut bir ara dönem ve toprağın altına girilerek yani topraktan yapılmış modelin içine üflenerek bugünki görünüşünüze bürünüp maddi aleme geçişi simgeliyor.Soyuttan somuta her insanın ancak bu şekilde geçebilmesi mümkün.Merdivenlerin çıkışında binaya giriş öncesinde binadan inenleri görüyorsunuz.Her görülen kişi anne tarafından ama anne görülmüyor.Son sahne de ise baba görülüyor.Anne yakınları ve baba’nın olduğu yerde anne olmaması görülen – görülemeyen soyut -somut ikili sisteminde soyuttan somut’a doğum,koridor-kordon bağı gibi tüm ilişikileri düşündüğümüzde görülemeyen ama aslında olan şeyin anne figürü olduğunu düşündürüyor sahneler.Anne yakınlarının üzgünlüğü,hüznü yine yüce” duygusunda ki gibi beklenilmeyen ama geldiğinde oluşturduğu şok duygusu gibi.Yaşanan şey acı ve fevkaladelik.Yüce’ye dair olan bu hisler onu yaşayanların somut maddi dünyaya değil soyut mana alemine ilişikin tavırlar içinde olduklarını gösterir.Dolayısı ile o an gördüüğünüz tüm kişiler sizin koridor içinde ne ölü ne hayatta olarak gördüğünüz kişiler gibi bir arasat bir koridor içindeler.Siz tamamen maddi alemde topraktan müteşekkil olduğunuz için onlar artık sizi göremezler ama dikkat edin lütfen henüz maddi aleme geçmediniz.Burası kabir altı gibi bir yer.Toprak altındasınız ,topraktansınız ama henüz maddi aleme geçemediniz.O gördüğünüz pencere sürekli olarak kabir hayatı ile ilgili olarak anlatılan ve hepimizin zihninde oluşan kabirden kişinin gideceği yeri görebileceğine dair oluşan pencere imgesi.Siz toprak altından maddi aleme bakıyorsunuz.O pencerenin bir kişilik olması ve dışarı çıkmak için değil seyr için olması bu yüzden.Anne taraftarlarının size doğru gelmeleri ise dünyadan ahirete doğru yönelmelerinden ve artık güzel olan somut taraftan yüce olan soyut tarafa doğru kalplerinin yönelişinden dolayı.Her gördüğünüz kişiye dikkat edin mütedeyyin kişiler olduklarını,günahları için üzüldüklerini,ahiret alemine yönelik çok hazırlık yapamadıklarını,zamanlarını tam ve iyi olarak değerlendiremediklerine dair söylenlerini duyacaksınız.Tüm bu sahne kurgusu içerisinde son teyze ise diğerlerinin ulaştığı ruhi duruma son devre atakları ile yetişmeye çalışan ama son anda soyut olan mana alemine gücü yetmeyip geçemeyen sınırda kalan son kişi.Son teyzenin sınırı geçmeye gücü yetmedi tıpkı ilk iki sahenede kendi sınırlarını geçince yüzleri değişen mihmandarlar gibi.Her mihmandarın sınırı kendi alemi iken teyzenizin sırını ise sizin pencerenizin önü.Bu sınır sizin maddi aleme geçmeden önceki son pencereniz.Sizin ruhi durumunuz o kadar ileri de ki ancak akrabalarınızın durumunu görebilmek için gelebileceğiniz en asgari yer o pencere önü,daha ilerisine siz de geçemezsiniz geçerseniz sizinde yüzünüz,şekliniz değişir.Pencerden geçemeyişinizin sebebi bu.
Son sahne öncesi dördüncü sahne;bu sahne artık geçişerin tamamlandığı geçmek isteyenlerin geçtiği geçmek istemeyenlerin kaldığı Nuh Tufanı öncesi durum gibi.O son sahne artık kimsenin kimsye bir faydasının olmadığı ceza günü.İnfitar suresi son ayet de denildiği gibi O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah’a kalmıştır.Ne sizin ne de başkalarının kimseye kendine bile bir faydası bulunmaz.Son sahnede uzanan el ise ilahi olarak sadece ilahi olarak yardım olabiliecek bir durumun göstergesi.Güvenip izin vermek konusu,teyzeye güvenip güvenmemek ile ilgili.Yapabileceğiniz tek şey dua etmek.O el dua’nın sembolik göstergesi.Eğer bir el ile yardım olabilecek olsa idi pencereden elinizi uzatıp teyzenizi tuttuğunuzda yardım edebilirdiniz.Maddi aleme artık sadece manevi aleme ait olan bir el uzanabilir,sizin veya bir başkasının eli değil.Artık o an hüküm sadece Allah’a ait.
Ve son sahne soyuttan somutun bir an öncesi sınırına kadar olan tüm süreçleri gezdiniz gördünüz.Son sahne artık somut olan alem.Şimdiki zaman.Vakit ve imkan olan alem.Ceza günü öncesi kişinin kendini düzeltmek için yapabileği imkanı olan alem.Bu sahnde yapılan işlem temizlenmek.Abdest ,temizlenmeyi yani tevbeyi temsil ediyor.Ayakların yıkanması abdestin son merhalesi,sıcak su ise imkan içinde ki rahatlığı temsilen.Teyzenize pencere önünde yardım edemediniz ama babanıza abdest alırken yardım edebildiniz.Tüm rüyanın üzt paln bakımında baba sembolü dünya-maddi alem-somut olan iken anne sembokü ahiret alemi-mana alemi ve soyut olanı temsil ediyor.Anne görülmeden anne taraftarlarının görülmesi anne’ye dair yani ruhani olana dair göstergeler olmasından sizinde kendi manevi ruhunuz ile bulunmanızdan dolayı annenizi göremediğinizi düşündürüyor.(Üflenen ruh hep aynı olduğu için)Baba ise maddi aleme temsil olduğu için sizde maddi aleme geçince baba direkt görülüyor.Anne’ye yani ruhani olan yardım ancak baba’ya yani maddi alemde gerçekleşebiliyor.Hep söylenildiği gibi.
"Dünya, ahiretin tarlasıdır."
Doğrusunu Allah Bilir.
Not:
İnfitar suresini mealen baştan sona okuduktan sonra yorumu tekrar okumanızı tavsiye ederim.