1/3; Bireyin kendi içinde ulaşmak isteyip de ulaşamadığı her türlü nesne, bir başkasının elinde veya gücünde ise haset duygusu saldırganlığa dönüşür. Kendinde olmayanı tahrip etme, yok etme temel istektir. Güzel hanımın yüzünün bozulacağı, bacağının kırılacağı, kilo alıp şişmanlayacağı hayali, isteği haset duygulu hanımı rahatlatır. Komşusunun yeni model arabasına hasetle bakan birisi arabanın kaza yapmasını bekler. Haset duygusu çok yoğunsa arabayı çizmeye hatta kendi arabasıyla sürtmeye dahi teşebbüs edebilir. Haset duyguları içindeki bazı gençlerin lüks otomobillerin kapılarını çizmeleri, armalarını kırmaları, restoran, hotel ve kamuya açık yerlerdeki eşyaları tahrip etmeleri bu haset duygusunun uzantısından başka bir şey değildir.
Haset, güzeli yok etmeye yönelir. Güzel başka yerde olamaz, olmamalıdır. Güzel, ancak haset eden kişide varsa güzeldir ve doğrudur. İnsan haset duygusuyla kardeşine, ailesine, hatta çocuğuna karşı dahi düşmanca hisler besleyebilir. İnsanoğlunun en ilkel, en gayri ahlâki duygusu belki de haset duygusudur. Haset hisleriyle dolu insan, hayatını bir cenderede geçiren, her anını hırs ve öfkeyle yaşayan, içinde huzuru ve dinginliği bulamayan ilkel bir varlıktır. Sosyal yapılara baktığımızda dinlerde ve etik değer yargılarında haset duygusunun en başta lanetlendiği ve gayri ahlaki bir duygu olduğu ortak bir tavır olarak tespit edilmektedir. Bir bebeğin dilinden haset, kendini besleyen, doyuran, bitmek bilmeyen bir memenin kendinde olmamasına karşı duyulan duygudur. Bebek, kaynağı kendinde olmayan memeyi yok etmek ister, tahrip etmek ister, ısırmak ister. Yok etmek istediği meme kendisinin hayat kaynağıdır, varlık sebebidir. Ama bunu idrakten acizdir. Hasetli insanın açmazı da bu noktadadır. Yok etmeye çalıştığı, tahrip etmeye yöneldiği, çamur atarak kirlettiği güzel nesne, kendisinin hayattaki varlık nedenidir. O güzellikleri, başarıları, mutlulukları, zenginlikleri dünyadan çektiğinizde geriye yaşanamayacak bir dünya kalır.