Bu batıl ve saçma inanış, 15. yüzyılda İtalya Venedik’te, arkası gümüş kaplamalı, kolay kırılabilir ve son derece pahalı ilk aynaların imali ile birlikte hızla yayıldı. İnanç biraz da malumunuz ekonomik boyuta sahipti. Ayna taşıyan kişiler, evlerde aynaları temizleyen hizmetkar vb kişiler; aynaları kırmaları halinde, yedi yıl boyunca, ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri hususunda korkutuluyorlardı.
Bu inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de oldu tabii. Örneğin: aynanın kınlan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. Yatak odalarındaki aynaların üzerleri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki ruh içinde kalmasın. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtülmelidir ki ruh gökyüzüne doğru olan yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın.