Rüyaların içerikleri ya da temaları kişinin uyanık yaşantılarından kesitler sunuyor olsa da, yaşanılan sorunların ya da başa çıkmaya çalışılan duygu durumunun ipuçlarını içerir. Mesela kabuslar, tekrar eden rüyalar gibi olumsuz ve tehdit edici rüyaların düşük psikolojik iyilik hali, nevroz, kaygı, depresyon, genel psikopatoloji ve stres ile ilişkili olduğundan söz edilmektedir (DudekSoffer ve ark., 2011). Ayrıca farklı bağlanma biçimlerine sahip bireylerin rüya temalarının da farklılaştığından söz edilmektedir. Kaçınmacı bağlanan bireylerin rüyalarında kaçınmacı istek ve diğerleri ile ilgili olumsuz temsiller öne çıkarken, kaygılı bağlanan bireylerin rüyalarında kişilerarası yakınlık isteği, kendine yönelik olumsuz temsiller ve diğerleri ile ilgili karışık temsillerin (hem olumlu hem olumsuz) öne çıktığından söz edilmektedir (Hill ve ark., 2013).
Rüya içeriğinin nelerden etkilendiğinin yanı sıra nasıl etkilendiğini inceleyen, bir başka deyişle rüya içeriğinin işlemleme süreci ile ilgilenen çalışmalar da bulunmaktadır (Kookoolis, PaceSchott ve McNamara, 2010; Wegner, Ansfield ve Pilloff 1998; Wegner, Wenzlaff ve Kozak, 2004). Bu bağlamda rüya içeriğinin bastırılan düşüncelerden etkilendiğine vurgu yapan “İronik Kontrol Teorisi (İronic Control Theory)”den de söz edilebilir. İronik kontrol teorisine göre düşüncelerin bastırılması, bastırılmış düşünce içeriğinin rüyalarda ortaya çıkma olasılığını arttırır (Braynt, 2011; Kröner, Gosch, Hansen, Borowik, Schredl ve Steil, 2013; Wegner ve ark., 1998). Wegner ve arkadaşlarına (1998) göre ironik kontrol sürecinde iki mekanizma rol oynar: birincisi konsantrasyondaki sapmaları engellemekten sorumlu bilinçli yönetici mekanizma, diğeri ise istenmeyen düşüncelere yönetici mekanizmanın ihtiyacı olup olmadığını belirleyen ve kontrol eden bilinçdışı izleme mekanizması. Birinci (yönetici) mekanizma yüksek bilişsel kapasiteye ihtiyaç duyar. Kapasitenin düştüğü durumlarda (mesela uyku halinde) yönetici süreç süzgeci iyi çalışmaz ve istenmeyen düşüncelerin ulaşımı kolaylaşır çünkü yönetici süreç zayıflarken, bilinçdışı izleme süreci tam kapasite çalışır. Söz konusu etkiyi inceleyen bir deneysel çalışmada yatmadan önce istenmeyen düşünce veya kişileri düşünmemeye çalışan (bastıran), düşüncelerini serbest bırakan ve sadece istenmeyen kişi ya da düşünceleri düşünmesi istenen bireylerin rüya içerikleri karşılaştırılmıştır (Wegner ve ark., 2004). Deney sonuçları istenmeyen düşünceleri bastıran grubun rüyalarında bastırılan düşünce içeriğinin diğer gruplara göre daha fazla ortaya çıktığına işaret etmektedir ve araştırmacılar bu geri dönüş sürecini “Rüya Geri Tepme Etkisi Dream Rebound Effect” olarak adlandırmıştır (Wegner ve ark., 2004). Benzer şekilde insomnia hastalarının uyuyamama endişelerini bastırmaya çalıştıkça daha çok insomnia ile bağlantılı rüya, sigarayı bırakmaya çalışan bireylerin de sigara bağlantılı rüyaları daha çok gördüklerinden söz edilmektedir (Wegner ve ark., 2004). Rüya içeriğinin işlem süreci ve süresini inceleyen bir başka çalışmada uyanık yaşantılardan duygu, eylem, karakter, olay, obje, ortam ve tema kalıntılarının rüyalara yansıma süresi araştırılmıştır (Kookoolis ve ark., 2010). Söz konusu çalışmaya göre rüyalara en geç yansıyan element ya da uyanık yaşam kalıntısının, duygusal olarak kayda değer günlük yaşantılar olduğu görülmektedir ve kayda değer duygusal kalıntıların ortalama 57 gün gecikmeli olarak rüyalara yansıdığı belirtilmektedir (Kookoolis ve ark., 2010). Bu gecikme “Rüya Gecikme Etkisi Dream Lag Effect” olarak adlandırılmaktadır (Nielsen ve Powell, 1989). Nielsen ve Powell (1989) sözü edilen gecikme sürecini şu şekilde açıklamaktadır: Hipokampüs önceki günün yaşantılarını alır, uzun süreli bellekte sağlamlaştırılacak olanları ayıklar ve bunları neokorteks üzerinden daimi depoya transfer eder. Bu transfer süreci yaklaşık 1 haftada tamamlanır ve rüya yaşantıları da bu işlemleme sürecinin bir parçasıdır.